ATATÜRK VE 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMININ ANLAMI VE ÖNEMİ

       Tarih 28 Ekim 1923 günlerden Pazar tam 99 yıl önce Ankara’dan bir ses yükselir.

       Atamız; “ Efendiler yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz.” Diyerek tarihe geçecek olan sözünü söyler. Bir gün sonra 29 Ekim günü akşam saatlerinde, bugün aramızda olmayanlar irtihal edenler, saygıyla andığımız başta Mustafa kemal Atatürk olmak üzere, silah arkadaşları, bir dönemin aydınları, din adamları, çocuklar Ankara halkı ve emeği geçen herkes, Cumhuriyetin resmi ilanına tanıklık ederler.

        Haber yurdumuzun her köşesi ile Dünya’ya yayılır ve yapılacak çok iş vardır. Dünya tarihine yüzyıllarca damga vuran Osmanlı İmparatorluğu yerini artık Türkiye Cumhuriyetine bırakacaktır.

        Bir Osmanlı askeri olan Atatürk Türkiye Cumhuriyettir, diyerek Anadolu ve Trakya topraklarında Cumhuriyeti ilan etmiştir.

       Tam bağımsızlığa önem veren Atatürk bağımsız olmayan ulusların ayakta kalmayacağını bilmiyordu. İktisadi bağımsızlığa giden yolun siyasi bağımsızlıktan geçtiğini söylüyordu.

         O nedenle ülkenin kalkınması için yatırıma halkın aydınlanmasına öncelik veriyordu. Toplum üretim toplumu olmalı. Köylünün, işçinin kalkınması refah seviyesinin yükselmesi gerekiyordu. Halkın okuma-yazma oranı da düşüktü. Cumhuriyetin ilanı toplumsal kültürel siyasi ve hukuki açıdan Dünya’ya örnek olması büyük bir devrimdir.  Bu süreci okumak için geriye doğru bakarsak Osmanlı’nın ileri toplumlara ayak uyduramaması ekonomik çöküntü “Duyumu Umumiye ‘in”  kuruluşu savaşlarda kaybedilen toprakları savaşlarda çocuk yaşta şehit olan binlerce askerimizi görüyoruz. Borç batağına saplanan teknolojisi, sanayisi olmayan bir Osmanlı’nın ardından yeni bir devlet kurup toplumu yeniden inşa etmeyi ancak Atatürk gibi dünya tarihine geçen büyük bir deha yapabiliridi.1920’de T.B.M.M.’sinin açılması, 1921 anayasası, 1921’de Saltanatın kaldırılması, 1923’de Lozan Antlaşması, 1923 yılında Cumhuriyetin ilanının ardından 1924 Anayasası gelecekti.

       1926’da medeni kanunun ilanının ardından 1934 yılında Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilerek 1935 yılında 18 Türk kadını mebus olacaktı. Atatürk’e göre Cumhuriyet demokrasi ile taçlandırılmalı Türkiye Cumhuriyeti Dünya’ya örnek olmalıydı. İşte Atatürk’ü dünya çapında karizmatik bir deha yapan sevgi ve saygıyla anılmasına neden olan temel faktör Türkiye’yi bağımsızlığına kavuşturup demokrasiye hazırlamasıydı. Bunu Atatürk’ün ilke ve inkılaplarına baktığımızda görebiliyoruz. Dönemim şartlar içerinde Atatürk isteseydi Monarşi, Teokratik, Diktatörlük kurabilirdi.  Bilakis sonuna kadar çağdaşlaşma. Bilim. Teknoloji, barış, medeniyet dedi.

       Akıl ve bilime önem verdi. Bu nedenle Atatürk dünya tarihinde karizmatik lider olarak yer almıştır. Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına Türk Milleti denir sözüyle de halkı etnik köken olarak ayırmamıştır. Atatürk2ün büyüklüğünü büyük düşünen yılar sonrasını, değişen şartların hesabını yapan bir lider olduğunu, “Gençliğe Hitabesinde de” görebiliyoruz. Zamanlama konusunda deneyimli olan atamız olası ihanetlerini de sezen bir liderdi. Diğer devletlerin Türkiye’ye politikalarının sonuçlarının tahmin edecek bir deneyimdeydi. Önlem almak çocukların, gençlerin, kadınların, köylünün, çiftçinin taleplerine yönelik hizmetler yapmak gerekiyordu. Eğitim alanında yenilikler yapıldı. Ekonomi modeliyle yatırıma önem verildi. “Köylü Milletin Efendisidir.” Diyerek üretimin temel taşı olan köyünün ve çiftçinin kalkınmasına önem verdi. 1923 yılı öncesinde sanayisi olmayan Anadolu topraklarında kalkınma hamleleri başlamıştı. Fabrikalar açılacaktı.

        Türkiye’nin değişmesi çağdaş toplumlar düzeyine erişmesi sadece bu topraklarda yaşayanlar için değil; İslam ülkeleri ve diğer ülkeler için de önemliydi.

        Atatürk’ü her ne kadar anlatmaya çalışsak da o bizlere en iyi kendi sözleriyle kendini anlatır. “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Sözüyle Atatürk bütün yatırımını Türk Milletine, Türk gençliğine yaptığın belirtmiştir.  Barışçı yönüyle de “ Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” diyerek uluslararası alanda barışa önem verdiğini bekitmiştir.

        1924 Anayasasında 1937 yılında yapılan önemli bir değişiklik ile de Laiklik Anayasaya girmiştir. Bir önemli konuda hasta yatağında uğraştığı Hatay meselesidir.

        Hatay’ın topraklarımıza dahil olduğunu maalesef görememiştir. Az azmanda çok işler yapılmış halkın söz sahibi, yetki sahibi olduğu bir sistem konulmuştur. Birlik, beraberlik ve barış sağlanmış, toprak bütünlüğü korunmuştur.

        Dünya’nın güneş batmayan ülkesi İngiltere’nin Başbakanı David Llayd George, Atatürk için “ Yüzyıllar nadir dahi yetiştirir. Şu talihsizimize bakın ki  20. Yüzyılın dâhisi Türklere nasip oldu.” Mustafa Kemal’in dehasına karşı elden ne gelebilirdi denmiştir.

       Bu söze tarih kitapları yer vermiştir. 29 Ekim 1923 yılında sağlam temeller üzerinde inşa edilen Cumhuriyetimiz bugün 84 milyon aşkın nüfusu ile Avrasya’nın yükselen gücü olmaktadır. Atamızın bize bıraktığı sistemin dünya siyasetinde etkili olması için Türk Gençliğine büyük görev düşmektedir.

       Türkiye cumhuriyeti topraklarının jeopolitiği Türkiye’yi dünyanın önemli stratejik konumundaki ülkelerden biri haline getirir. Türkiye’nin içinde olmadığı bir dünya siyaseti belirlenmemelidir.

       Napolyon  Bonapart’ın devletlerin politikasını coğrafyaları belirler sözü çok  büyük bir altın söz olup, ülkemizin de ne kadar önemli konumda olduğunu akıllara getirir. Cumhuriyet Bayramı da her yıl yurdumuzun her köşesinde resmi törenlerle kutlanır. Bayram kutlaması, küçük-büyük her kentte sevinç ve heyecan oluşturur.  Diğer bayramlarımızda olduğu gibi Cumhuriyet Bayramı da bizim için çok kıymetlidir.  Millet ve devlet bir bütün olarak kutlamalar yapılır. Cumhuriyetimizin kuruluşunda önemli rol alan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, şehitlerimiz saygıyla anılır.

        Cumhuriyetimizin kuruluşunun 99. Yılı ve Cumhuriyet Bayramımız Türk Milletine kutlu olsun diyerek ülkemizi bizlerde Türk gençliğine emanet edip onlara güvenelim.

74 HABER MERKEZİ                              G. ARMAN