Dünya Genelinde Akciğer Kanserinden Sonra En Çok Ölüm Meme Kanserinde Yaşanıyor
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi’nde düzenlenen meme kanseri farkındalık etkinliğinde konuşan Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak, 2020 yılı itibarıyla dünyada 2 milyon 300 kadına yeni meme kanseri tanısı konulduğunu açıkladı.
Farkı sebeplerden ötürü yaklaşık 685 bin kadının meme kanseri sebebiyle hayatını kaybettiğini açıklayan Çakmak, “OECD verileri bize söylüyor ki meme kanserinde özellikle verilerin orta ve düşük gelirli seviyeli ülkelerde olduğu. Yani büyük bir bölümü kayıpların yaklaşık üçte ikisini orta ve düşük gelir sahibi olan ülkelerde olduğunu biliyoruz. Bu neden böyle çünkü bu gibi ülkelerde ne yazık ki çok daha ilerlemiş evrede ortaya çıkıyor” diye konuştu.
Bursa ONKODAY Derneği ile Batı Karadeniz Meme Hastalıkları Derneği tarafından Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak başkanlığında ‘Meme Kanseri Farkındalık’ etkinliği düzenlendi.
Etkinlikte Başhekim Doç. Dr. Özcan Pişkin’in yanı sıra Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Selda Sarıkaya, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Dalı’ndan Rahşan Dr. Öğretim Üyesi Dilek Okyay, Genel Cerrahi Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak, Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Hakan Bakkal, Patoloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Burak Bahadır, Radyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Banu Alıcıoğlu katıldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Başhekim Özcan Pişkin, meme kanserine karşı farkındalık oluşturmak toplantı düzenlediklerini belirterek farklı bölümlerin bir araya gelerek meme kanserinin tedavisine yönelik çalışmalar yaptığını ifade etti. Pişkin, “Türkiye’nin bir çok merkezinde meme kanserine karşı bir farkındalık oluşturmak için bir çok toplantı yapılıyor. Bu gün biz tıp fakültesi hastanesinde meme kanserini tedavi eden bütün disiplinlerle beraber bir farkındalık toplantısı düzenledik. Bir çok bölümün dahil olduğu bir organizasyon. Meme kanseri tedavi aşaması. Bütün paydaşlar birlikte çalıştığı zaman başarı geliyor. Kendi adıma bütün hocalarıma teşekkür ediyorum. Güldeniz hocama meme kanseri ile ilgili sadece şehrimize değil bütün ülkeye hitap ettiği için. Şehrimiz adına hastanemiz adına meme kanseri tedavi merkezinin Avrupa’dan da sertifikalandırılması bizi ayrıca gururlandırıyor. Bu konuda emekleri için bütün hocalarıma teşekkür ederim” ifadelerine yer verdi.
“Dünya genelinde sağlanan standartları sağlamayı hedefledik”
Genel Cerrahi Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak, dünya genelinde sağlanan standartları sağlamayı hedeflediklerini ve standartlara da ulaştıklarını söyledi. Çakmak, “Meme kanseri dünya genelinde artık biliyoruz ki kadınlarda en sık görülen kanser türü. Hepimiz zaten biliyoruz. Geçtiğimiz yıla kadar mortalite açısından değerlendirildiğinde genel anlamda akciğer kanserinden sonra ölümcüllük açısından ikinci sırada yer alıyordu. Bazı ülkelerde hala belki ikinci sırada olmasına ve haber dünya genelinde artık ölümcüllük açısından da birinci sırada yer aldığını biliyoruz. Dünya Sağlık Örgütü verileri göz önünde bulundurulursa. 2020 yılı itibarıyla dünyada 2 milyon 300 bin kadına yeni meme kanseri tanısı kondu. Ve ne yazık ki farklı sebeplerden ötürü yaklaşık 685 bin kadını meme kanseri sebebiyle dünyamız kaybetti. Bu oranlar şu anda 5 yıl içerisinde meme kanseri tanısı konmuş yaklaşık 7 milyon 800 bin kadın dünyada yaşamaya devam ediyor. Amacımız bu oranın çok daha artırılması. Şimdi OECD verileri bize söylüyor ki meme kanserinde özellikle verilerin orta ve düşük gelirli seviyeli ülkelerde olduğu. Yani büyük bir bölümü kayıpların yaklaşık üçte ikisini orta ve düşük gelir sahibi olan ülkelerde olduğunu biliyoruz. Bu neden böyle çünkü bu gibi ülkelerde ne yazık ki çok daha ilerlemiş evrede ortaya çıkıyor. Kadınların tanıları ve tedavilerinde gereken standartlar sağlanamıyor. Buna bağlı olarak da hastalarımızı ne yazık ki kaybedebiliyoruz bu noktada meme kanseri ile savaşta hepinizin yapabileceği ile elimizde olan en önemli silahımız erken tanıyı sağlayabilmek. Erken tanıyı sağlayabilmenin en önemli yolu kadınların meme kanserinin problemin büyüklüğünün farkında olmaları. İşte bu çalışmalarımızın hepsinin altında amaç olarak aslında bu yatıyor. Kadınlar farkında olursa bilinçlenirse kontrolleri düzgün yaptırırlarsa biz bu hastalığı artık hekimler olarak tedavi edebiliyoruz. Bu noktada özellikle tanı anına ana kadar kadınların yapması gereken bazı şeyler var neler var kadınlar 25 yaşından itibaren kendi memelerini muayene etmeliler. 40 yaşından itibaren mutlaka doktor muayenesi ve yılda bir monografik tarama programlarına dahil olmaları gerekiyor ki bu hastalık erken teşhis edilebilsin. O noktada tanı basamağında erken tanının sağlanabilmesi adına Radyoloji bölümümüz Radyoloji hocalarımız bize yol gösteriyor. Açıkçası o noktada sıkıntılı her vaka da bize her zaman için her vakamızda desteğini sağlayan Banu hocamız da çok teşekkür etmek istiyorum” diye konuştu.
“Türkiye’de yaklaşık 25 bin kadına meme kanseri tanısı konuldu”
Sağlık Bakanlığı verilerine göre geçen yıl Türkiye’de 25 bin kadına meme kanseri tanısı konulduğunu aktaran Güldeniz Karadeniz Çakmak, “Türkiye verileri yine Dünya sağlık örgütünün 2020 yılında yansıyan verileri doğrultusunda Sağlık Bakanlığımızın verileri göz önünde bulundurulacak olursa geçtiğimiz yıl içerisinde Türkiye’de yaklaşık 25 bin kadına meme kanseri tanısı konduğunu biliyoruz. Vefatlarda tabii Covid-19 dönemi olduğu için açıkçası bu vefatlarla ilgili kayıplar ve sayılarda bazı değişiklikler söz konusu olabiliyor. Vefat sayısı da bine yakın bizim hastanemizde başvuran ve tanı alan hastaların genel anlamda yeni tanı sayısı 300 yakındır. Ama toplamda tedavi gören hasta sayısı binin üzerindedir. Sayılar yalan söylemiyor. Zonguldak üzerinde yansıttığını da şunu söylemeniz gerekiyor Biz Zonguldak’ta popülasyona göre meme kanseri sıklığının daha fazla olduğu gibi bir bu rakama bakarsak sonuç çıkabiliyor. Ama olay o değil de esasen. Biz hastaneniz kapasitesi ve yetkinlikleri sebebiyle sadece Zonguldak ilinden değil çevredeki Batı Karadeniz ve Doğu Karadeniz’in batı tarafından da hastaları kabul ediyoruz. Dolayısıyla da bizim hizmet verdiğimiz hastalarımız sadece Zonguldak yöresine ait değil. O yüzden normal Zonguldak popülasyonunda sahip çok daha fazla meme kanseri hastamız var ve çok daha fazla meme kanseri hastasına takip ve tedavisinde rol almak konumunda kalıyoruz yani ne yazık ki size Zonguldak’ta meme kanseri oranı Türkiye ya da dünya geneline göre daha azdır ya da daha fazla diyemiyorum. Çok geniş bir ağa hizmet ediyoruz. Hastanemizin kapasitesi ve yetkinlikleri sebebiyle. Ama meme kanseri Türkiye genelinde geçtiğimiz 2000’li yılların başından 1980’ler itibariyle göz önünde bulundurursak hem Türkiye hem de dünya genelinde artış gösteriyor. Yıllık 10 binli rakamları gördüğümüzde bu rakam artık 25 binli rakamlarda. 2030’lu yıllarda 35 binli rakamlara çıkacağı öngörülüyor. Amacımız tanı koyduğumuz hastaları mümkün olan erken dönemde yakalanması” şeklinde sözlerine devam etti.
Doğu ve Güneydoğu’da tanı açısından istenilen noktaya gelinemedi
Kalıpların 3’te 2’sinin az gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerde olduğunu aktaran Güldeniz Karadeniz Çakmak, “Bütün dünyada programların artmasıyla birlikte farkındalığın artması ile birlikte çok daha fazla sayıda Biz meme kanseri tanısı tespit ediyoruz onu amacımız bu tanık olduğumuz hastaların tarama programlarının hepsinin amacı bu mümkün olan en erken dönemde yakalanması. Çünkü hastalık ilerlediğinde hem tedavi şansı çok zorlaşıyor. Hem daha geniş tedaviler yapıp hastaların hayat kalitesini çok değiştirmemiz ve bozmamız gerekiyor. Hem de ne yazık ki uzun dönemde kanserden kaybettiğimiz hasta sayıları çok artıyor. Bakın gelişmemiş ülkelerde ki meme kanseri tanısı alan kadınlarda 685 bin Dünya Sağlık Örgütünün yıllık meme kanseri nedenli kayıplarının 3’te 2’si az gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerde oluyor. Yani gelişmiş ülkelerde bu kadınların çok büyük bir kısmı açıkçası tedavi edilebilir noktaya geldi. Bizim ülkemizdeki tarama programları kadınların özellikle farkındalığın artması nedeniyle artık bizim ülkemizde de çok yüz güldürücü sonuçlar ortaya çıkmaya başladı. Mortalite ve ölüm oranlarımız çok azalmaya başladı. Hala ne yazık ki ulaşamadığımız noktalar var bölge bölge, il il bu değişebiliyor biz kendi hasta portföyümüzde çıkardığımızda hem tanılarımızı hem de mortalitemizin Türkiye’nin çok altında olduğunu tespit ettik. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak çünkü tüm Türkiye’nin analizlerini yapma imkanımız oldu. Diğer şehirlerden de sonuçları elde ederek yaptığımız çalışmaydı bu. Ama özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde bu oranlar biraz daha hem tanı açısından az daha hala istenilen noktaya gelmemiş durumda hem de ne yazık ki daha ileri evrede tümörlerle karşı karşıya kalabiliyoruz. O yüzden özellikle basın ülkenin en uç noktasına kadar sesini duyurabiliyor” diye konuştu.