İNSANOĞLU
İNSANOĞLU
İnsanoğlu üryan bir şekilde doğar, doğduğunda annesinin ona karşı olan şefkati ve sevgisiyle tüm dış etkenlerden korunur ve büyür.
İşin esasından bu doğanının bir kanunudur.
Fakat zaman içinde güçlenir artık o doğduğu savunmasız hali yoktur.
Öyle bir düşünceye sahip olur ki her şeyi ben yaptım havasına girer, bu sakat düşünce yüzünden onun bu hale gelmesini sağlayan çevresindeki tüm insanları yok sayar.
Güçlü olması ve kendine olan özgüveninin tavan yaptığı bu durumda artık dünya onun etrafında dönmektedir. Bu ruh hali evlenip çoluk çocuk sahibi olana denk sürer gider.
Doğadaki her canlı gibi oda artık çoğalmak ister ve evlenir.
İşte bu aşamada artık insanoğlunun üzerine sorumluluklar binmeye başlar. Sorumlulukların binmesi onun düşüncelerini köreltmez bu seferde her şeyi ben yapıyorum, sizin için didiniyorum, ben olmazsam ne yapacaksınız gibi düşüncelerden alı koyamaz kendini. Bunları düşünürken veya dillendirirken geçmişte onun için yapılanları unutur gider.
UNUTUYORUZ GEÇMİŞİMİZİ, KESTİREMİYORUZ GELECEĞİMİZİ
Bir insanın hayatındaki her aşamasında başka insanlara ihtiyacı olduğunu öngöremiyoruz. Başka insanlara olan davranışlarımızı cebimizdeki paraya, Oturduğumuz mevkie makama göre belirliyoruz.
Oysaki olması gereken hayatımızın her aşamasında insana değer vermektir. Makam, mevki para gibi değerlerin geçici olduğunu, günü geldiğinde sahip olduğumuz bu değerlerin hiçbirinin bizi mutlu etmediğini öğreniyoruz ama!
İş işten geçmiş oluyor.
İnsanoğlunun hayatı çan eğrisi gibi nasıl doğarken annenin korumasına muhtaçsa gün sonunda da başka insanların korumasına ve bakımına muhtaç kalıyor.
İnsanlığı öldürmemek için doğanın kanununa karşı gelmemek gerekir. Şahsi hırslardan, çıkarlardan ve bencilikten kurtulup daha insancıl bir yaşama merhaba demek gerekir.
Hep birlikte birbirimize sahip çıkmak ümidi ile…
Saygılarımla
Mustafa Işık