BAYRAM GELMİŞ NEYİME
Bayram gelmiş neyime; bu sözü bayramda elini öpecek ana babası olmayanlardan, sılada çalacak kapısı kalmayanlardan, hastalık pençesinde kıvrananlardan bayramlar yaklaşırken duyarız. Çok şükür, ana babamız sağ, sılada kapımız açık, sıhhatimiz yerinde. Lâkin bu bayram, bu söz gönlümden geçer durur. Dilimin ucuna gelse de söylememek için tutarım kendimi. Tutuşum, bayramın nimet olduğunu bildiğimden, isyana düşmekten korktuğumdandır. Ancak bayramda memlekette olamamak bu sözü getirip durur dilime, gönlüme. Çıkmasına izin vermesem de.
“Memleket mekleket diyorsun, Ulus ne kadar yer?” diye sorsalar, “Ulus dünyalar kadar. Orada benim dünyam var.” derim. Başka yerlerde bayramlar nasıl geçer hiç bilmem. İki bayram öncesine kadar Ulus dışında bayram geçirmedim ben. “Nerede olursam olayım bayramda giderim memleketime, gidemediğimde ya tutsağımdır ya ölmüş.” Derdim yakınlarıma. Büyük konuşmamak gerekiyormuş. Gerçi bu salgın hastalıkta tutsaklık değil mi?
Memleketimde bayramlar başkadır benim… Memleketimde sadece insanlar değil, evler, bahçeler, sokaklar hazırlanır bayrama günler öncesinden. Sadece insanlar değil, evler de giyer bayramlıklarını. Günlük kullanılan halıların, örtülerin yerine ‘kişlik’ dediklerimizi serer annelerimiz. Bahçelerin çeri çöpü temizlenir. Misafire hazır hâle getirilir hem haneler hem gönüller. Bayram hareketliliği yüreğimizi de yeniler. Adeta içindeki çeri çöpü süpürüverir.
Arife günü kabre yapılan ziyaretler, hasret derinliklerinde kulaç attırır. Sanki kabre varınca, yatanı görecekmişiz gibi heyecan uyandırır. Duamızı eder, gözyaşımızı dökeriz. Bazen gizli bazen aşikâr. “Ne yapalım, biz göremesek de onlar bizi görüyor.” Diyerek teslim oluruz İlahi takdire. Kollarımız sarılamasa da yüreklerimizle sımsıkı sarılarak… Dönüp dönüp arkamıza bakarak ayrılırız kabirden…
Bayram sabahlarının heyecanı, bayram menüsünde hissettirir kendini. Her evde yapılır baklava, su böreği hele mancar dolması… Bakmayın menünün her evde aynı olduğuna. Her evde başkadır tadı. Başka muhabbetlerdir katığı… Açılır kapılar ardına kadar bayram sabahları, ilk misafirden son misafire kadar. Aynı anda beş bazen altı sofra kurulur. Ne kadar kalabalık olsa da ikramsız gönderilmez kimse. Hiç olmazsa çay belki acı bir kahve. Onca kişi ile hasbihâl edilir. Ailelere yeni gelenler bazen gidenler yâd edilir. Aç kalmaz bayramlarında memleketimin, hiçbir yabancı. Hangi eve girse ikram edilir.
Günün sonunda ağırlık çökerken bedenine, gönlün hafifler, ruhun kuş misali. Onca insan ile muhabbet iyi gelir. Yüzlerce insan “Nasılsın?” sorusuna para öderken terapistlerde, bizim bayramlar terapi gibi geçer, iyi gelir.
İşte bunca güzellikten mahrum kalmanın verdiği his; “Bayram gelmiş neyime.” sözünü dolaştırıp durur yüreğimde. Yoksa bin şükür halimize. Allah kimseye ciğeri yanarak bu sözü söyletmesin.
Hep “Eski bayramlar” diye başlayan cümleler kurardı büyüklerimiz, eskiye duydukları özlemden. Şimdilerde dileğimiz, “Birlikte geçireceğimiz yeni bayramlarımız olsun”. Salgın kol gezerken, bayram her hanede buruk geçse de gelecek bayramı sağlıkla, coşkuyla kutlamak dileğiyle iyi bayramlar.
Saygıyla, sevgiyle
Hülya Ekmekci
12.05.2021