Hülya Ekmekci 1980 Bartın doğumlu. İlk ve Orta okulu Bartın'ın Ulus ilçesinde, liseyi Safranbolu Ticaret Meslek Lisesinde okudu. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Büro Yönetimini ve Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimini bitirdi. İş yaşamına sigortacılık alanında devam etmektedir. Evli ve iki çocuk annesidir. Nazik Muhtar isimli romanın yazarıdır.
Okumak insanın ruhuna iyi gelir, dinginleştirir. Oturduğumuz yerden diyar diyar gezdirir. Belki de başka zamanlarda buldurur kendimizi. Hiç tanımadığımız hayatları gösterir bazen… “Ben olsam ne yapardım?” diye düşünmeye sevk eder.
Okuduklarımız zihnimizi de diri tutar. Okumak iyi gelir insana. Bazen bir kitabı bazen karşımızdakini bazen kainatı okumak…
Okumanın ruhumuza iyi geldiğini hissederiz sayfaları çevirirken. Gün içindeki yorgunluğumuzu, stresimizi çayımızı yudumlarken okuduğumuz satır aralarına bırakıveririz adeta. Bu söylediklerimiz sadece hissiyattan ibaret değil tabi ki. Yapılan araştırmalar da ışık tutuyor dediklerimize.
İngiltere’deki Sussex Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmaya göre stresi azaltan en etkili yollardan biri de her gün düzenli olarak kitap okumak. Bu yürümek, müzik dinlemek, keyifle çay ya da kahve içmekten daha etkili. Kan basıncı ve kas tansiyonu kontrol edilerek yapılan ölçümlerde, sayfaları çevirmeye başladıktan altı dakika sonra stres seviyesi düşüyor. Bir nevi antidepresan!
Okumak sadece stresimizi alıp dinginleştirmekle bırakmıyor bizi. Yeni kelimeleri dimağımıza eklerken, farklı hayatları anlayabilme ve empati kurabilme yeteneğimizi de geliştiriyor. Konuşmalarımıza netlik, fikirlerimize açıklık getiriyor.
Bununla ilgili, The Creativity Research Journal’da yayınlanan bir çalışma, düzenli olarak kitap okuyan kişilerin daha açık fikirli olduğunu, dolayısıyla daha çok insanla arkadaşlık kurabildiklerini ortaya koyuyor. Kitap okuyanların daha iyi dinleyici oldukları da kesin. Yani kitap okuyan sosyal hayatta daha aktif rol alıyor.
Ruhumuza ve sosyal hayatımıza olumlu etkileri olan kitap okuma alışkanlığı iş yaşamımıza da katkı sağlıyor. Yine The Creativity Research Journal’da yayınlanan çalışmaya göre; işlerinde başarılı olan üst düzey yöneticilerin ortak özelliklerinden biri de düzenli olarak kitap okumaları. Ne kadar yoğun olurlarsa olsunlar, gün içerisinde kendilerine zaman ayırıyor ve kitap okumadan günü kapatmıyorlar.
Şu ana kadar sunduğumuz araştırmalar içimizde kitap okuma şevki uyandırıyor. Ancak Neurology dergisinde ki bir araştırma kitap okumanın mecburiyet olduğunu görmemizi sağlıyor. Bu araştırma; 89 yaşına kadar yaşamış olan 294 kişiyi kapsıyor. Araştırmanın sonuçları ise çarpıcı:
Kitap okumak gibi zihin uyandırıcı aktivitelere daha fazla zaman ayıran kişiler, yaşamın olumsuz etkilerine daha az maruz kalıyor. Örneğin, hafıza kaybı kitap okuma alışkanlığı olan kişilerde daha az görülüyor.
Yani okumak genç tutuyor. Hem ruhumuzu hem zihnimizi. Kitap okumak kişinin kendine yapacağı en büyük iyiliktir.
Hani çok tartışılan bir soru vardır. “Çok okuyan mı bilir çok gezen mi?” diye. Bu soruya şöyle bir bakış açısı getirmek istiyorum. Çok gezenler yaşayıp tecrübe ederek çok şey öğrenseler de tecrübelerini anlamlandırabilmek için okuduklarına ihtiyaç duyarlar.
Okumak öyle bir ihtiyaçtır ki hayatın her anında kendini hissettirir. Okuyan insanlar cehaletin tuzağına düşmezler. Burada ki “Okuyan” dan kastımız kesinlikle tahsil değildir. Kitap okuyan insanlar daha düzgün ve müstesna hayatlar kurarlar kendilerine…
Okumak ne çok derdimize iyi gelir ve ne çok sorunun cevabını verir bize. Öyle olmasa Yaratanın ilk emri “Oku” olur muydu hiç… Saygı ve sevgiyle. Hülya Ekmekci 28.04.2021